NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُثَنَّى
قَالَ
حَدَّثَنَا
مُعَاذُ بْنُ
مُعَاذٍ ح و حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ قَالَ
حَدَّثَنَا
رَوْحٌ
قَالَا
حَدَّثَنَا
سَعِيدٌ عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ أَنَسٍ عَنْ
أَبِي
طَلْحَةَ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا غَلَبَ
عَلَى قَوْمٍ
أَقَامَ
بِالْعَرْصَةِ
ثَلَاثًا
قَالَ ابْنُ
المُثَنَّى
إِذَا غَلَبَ
قَوْمًا
أَحَبَّ أَنْ
يُقِيمَ
بِعَرْصَتِهِمْ
ثَلَاثًا
قَالَ
أَبُو دَاوُد
كَانَ يَحْيَى
بْنُ سَعِيدٍ
يَطْعَنُ فِي
هَذَا الْحَدِيثِ
لِأَنَّهُ
لَيْسَ مِنْ
قَدِيمِ حَدِيثِ
سَعِيدٍ
لِأَنَّهُ
تَغَيَّرَ
سَنَةَ خَمْسٍ
وَأَرْبَعِينَ
وَلَمْ
يُخْرِجْ هَذَا
الْحَدِيثَ
إِلَّا
بِأَخَرَةٍ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
يُقَالُ
إِنَّ
وَكِيعًا
حَمَلَ
عَنْهُ فِي
تَغَيُّرِهِ
Ebû Talha'dan; Dedi ki:
Rasûlullah (S.A.V.) bir
kavmi yendiği zaman (onlara ait olan) toprak (lar) da üç (gün) kalırdı. (Ebu
Davud'un diğer şeyhi) İbnü'l-Müsenna (bu hadisi);
"Bir kavmi yendiği
zaman onların toprağında üç (gün) kalmayı severdi" diye rivayet etmiştir.
Ebû Dâvud der ki; Yahya
b. Sâid bu hadisi tenkid ederdi. Çünkü bu hadis Said'in (Kaîade'den rivayet ettiği)
ilk hadis (ler) den değildir. Oysa Said kırkbeş yaşında iken bunamıştır. Bu
hadisi de ömrünün son zamanlarında rivayet etmiştir. (Fakat) Veki'in de
Said'den bunak halinde iken (hadis) aldığı söylenir.
İzah:
Buhârî, cihad; meğazi;
Tirmizi, siyer; Dârimi, siyer; Ahmed b.Hanbel, 145; IV, 129.
Metinde, ömrünün son
zamanlarında bunadığından bahsedilen Said, Said b. Ebi Urube'dir. Bu Said'den
rivayet edilen hadislerin bazılarını tenkid eden Yahya ise; "Yahya b. Said
el-Kattan"dır.
Ve bu hadisi rivayet
eden kişilerin hepsi de Said b. Ebi Urube'den rivayet etmişlerdir. Kavilerden
birisi Muaz b. Muaz, diğeri Ravh, öbürü de Abdü'l-A'la'dır Gerçi bunların
hepsinin de bu hadisi Said'den rivayet ettiği doğru olmakla beraber bu hadisi
Said'den bunaklığı döneminde aldıklarına dair bir delil yoktur. Ayrıca bu
hadisi Buhari ile Müslim de hiçbir tenkide uğramadan sahihlerine almışlardır.
Binaenaleyh bu hadisi, Said b. Ebî Urube'-den rivayet edildiği gerekçesiyle
reddetmek doğru olmaz.
el-Mühelleb'in
açıklamasına göre Hz. Peygamberin, zafer kazandıktan sonra düşman topraklarında
üç gün daha kalmasının hikmeti, savaşın verdiği yorgunluğu gidermektir. Ancak
orada böyle bir istirahatı göze almak için ortamın müsait olması ve düşmanın
yeni bir saldırıya geçmesi ihtimalinin olmaması gerekir. Bu istirahat
süresinin üç günle kayıtlanması ise, bir yerde konaklayan bir yolcunun orada üç
gün kalmakla misafirliğinin ikamete dönüşeceğindendir. Bu bakımdan
Hz.Peygamber fethettiği düşman topraklarında üç günden fazla kalmamıştır.
Îbnü'l-Cevzi'ye göre
Rasûlullah'ın zaferden sonra düşman topraklarında üç gün kalmasının hikmeti
müslümanların güç ve kuvvetini küffara göstermek, orada infaz edilecek ahkamı
infaz etmek ve müslümanların, kafirlerin güç ve kuvvetine hiçbir değer
vermediklerini bilfiil isbat etmek içindir.
İbnu'l-Munîs'e göre
ise, Rasûlü ekremin düşman topraklarında zaferden sonra üç gün kalması, o güne
kadar isyana sahne olan o topraklar üzerinde Allah'a taatta bulunarak ve
Allah'ı zikrederek ziyafette bulunmak ve müslümanların şiarını izhar etmektir.
Ziyafetin süresi en fazla üç gün olduğu için de dördüncü gün orayı terketmeyi
uygun bulmuştur.[el-Mubarekfûri, luhfelü'l-Ahvezi V, 157.]